Beyin ve Kişilik Gelişimi

Beyin ve Kişilik Gelişimi

Beyin, kişinin kim olduğunu ve ne şekilde davrandığını önemli derecede etkilemektedir. Beynimizin sol tarafı; gerçekçi olmakta, düzen istemekte, listeleme yöntemini tercih etmekte, mantıklı hareket etmemize ve fikirleri dile getirmemize yardım etmektedir. Beynimizin sağ tarafı ise; imgesel ve sezgisel olmakta, ayrıntılardan ziyade bütüne bakmayı tercih etmekte, hislere daha çok önem vermekte, duyguları deneyimleyip sözsüz iletişimde bulunmamızı ve sözsüz iletişimi anlamamızı sağlamaktadır. İnsanların zaman zaman olduğundan farklı davranışlar sergilemesinin altında yatan temel sebep, o an beynin hangi bölümünün daha çok aktif olduğuyla ilgilidir.

Örneğin; çoğunlukla mantıklı davranan bir insan bazen duygularına teslim olabilir ve o an durumları soğukkanlılıkla değerlendirip çözüm arayan biri değil, ağlama krizleri yaşayan veya öfke nöbeti geçiren birine dönüşebilir. Böylesi bir manzara hem kişinin kendisinde hem de çevresindeki insanlarda şaşkınlık yaratacaktır bunun sebebi ise kişinin hiç beklenmedik bir anda ve keskin bir geçişle bambaşka birine dönüşmesidir. Bu noktada yaşanan durumun sebebi, kişinin o an sol beyin yapısına ulaşamaması ve tamamen sağ beyin yapısının aktifleşmesidir.

Kişiler açısından faydalı olabilecek olan ise beyninin bir bölümüne yoğunlaşmak yerine bu iki bölümün birlikte çalışmasını sağlayabilmektir. Özellikle kişinin çocukluk döneminde sol beyin yapısından ziyade sağ beyin yapısı daha aktif olmaktadır bu nedenle bu dönemde çocuğunun beyin yapılarını bütünleştirme konusunda çocuğuna yardımcı olan ve bu konuda sabırlı davranan bir ebeveyne sahip olmak çocuklar açısından fazlasıyla faydalı olacaktır.

Beynindeki bölümleri bütünleştirmeyi ve bu bölümler arasında bir denge kurmayı başarabilen çocuk; öfke nöbetleri geçirmemekte ya da ağlama krizleri yaşamamakta, duygu ve düşüncelerini kontrol edebilme becerisini kazanmakta ve bu becerisini geliştirebilmektedir. Bu iki beyin yapısının birlikte çalışması; kişinin mantıklı ve yapıcı kararlar alabilmesini, kendi üzerindeki kontrolü ele geçirebilmesini, kendisini ve çevresini daha kolaylıkla anlayabilmesini sağlamaktadır.

Sağ beyin yapısının kontrolünde olup sadece duygularına odaklanan kişi; olayları mantıklı bir şekilde analiz edemeyecek, problemlere yapıcı bir çözüm bulamayacak, olaylara ve kişilere kendi duyguları çerçevesinde bakıp, onları bu şekilde ve çoğu zaman yanlış değerlendirme davranışını benimseyecek ve kendisini yoğun, yıpratıcı duygularla baş başa bırakacaktır. Bu kişiler, yaşadıkları ilişkilerde tıpkı küçük bir çocuk gibi davranmakta sürekli küsme, alınma, ağlama davranışını benimsemekte çoğu şeyi yanlış anlayıp yanlış değerlendirmekte ve bunun sonucunda yapıcı değil yıkıcı olabilmektedir bu da her iki taraf için oldukça yorucu bir süreç olmaktadır. Özellikle bu durum ebeveynler tarafından oldukça dikkat edilmesi gereken bir konudur.

Örneğin; Çocuklarının üzgün, çaresiz ya da öfkeli hissettiği anlarda ebeveynlerin mantıklı, savunma içeren yorumlar yapması, çocuklarına tavsiyelerde bulunması kesinlikle doğru bir davranış olmayacaktır çünkü ebeveynler o anda çocuğa daha kötü hissettirecek ve çocuk duygularına karşılık verilmediği için anlaşılmadığını ve duygularının önemsenmediğini düşünüp daha büyük bir çöküş yaşayarak beyninin sağ bölümüne daha da teslim olacaktır. Bu nokta çocuğun; küsme, kendi içine kapanma, yalnızlığı seçme gibi davranış ve tutumları benimsemeyi öğrendiği, “Hiçkimse beni anlamıyor, bu dünyada yapayalnızım.” düşüncesine en çok sığındığı andır yine bu dönemde çocuk her şeyi dramatize etmeyi öğrenmekte ve ağlama krizleri yaşama ihtimalini fazlasıyla artırmaktadır.

Akıllarda tutulması gereken nokta şudur ki; çocuk o an kendisine sunulan tüm bu mantıklı açıklamaları, tavsiyeleri, gerçekçi bakış açılarını anlayabilecek ya da bunları kendi beyin süzgecinden geçirip kendi iç dünyasında içselleştirebilecek konumda değildir, çocuğun sol beyin yapısı o an tamamen bilgi girişine kapalıdır. Bu sebeple ebeveynlerin tüm bu girişimleri faydalı olmayacak aksine ters tepecek ve çocuğun ruh sağlığı açısından zararlı olacaktır.

Ebeveynler bu yüzden özellikle dikkatli olmalı, çocuklarını gözlemlemeli ve çocuklarının sağ beyin yapılarının kontrolünde olduğunu anladıkları anda öncelikli olarak çocuklarının duygularına karşılık vermelidirler. Çocuk duygularını anlatabilmeli, duygularına karşılık alabilmeli, anlaşıldığını hissetmeli bu noktada ebeveynler hem çocuklarının duygularını dinleyerek hem de onlara şefkatli dokunuşlarda bulunarak yardımcı olabilmelidir. (Çocuğun saçlarını okşamak, yüzünü sevmek gibi)

Bunun sonucunda çocuk önemsendiğini ve anlaşıldığını hissettiğinde yumuşayacak, duygularını anlamlandıracak ve çözüme kavuşturacak böylelikle yavaş yavaş mantıklı düşünmeye başlayarak sol beyin yapısını aktifleştirecektir tam da bu nokta ebeveynlerin mantıklı ama kısa ve öz açıklamalar yapması için en doğru an olacaktır.

Görüşmeyi Başlat
Bizimle İletişime Geçin
Bizimle İletişime Geçin